30 Eylül 2012 Pazar

Beşiktaş-Anadolu Efes


Maçı Dorukcan Duyan ile birlikte canlı olarak izleme şansı buldum. Efes Farmar-Vujacic-Gordon-Semih-Kerem 5iyle başladı maça. Beşiktaş ise Jerrels-Serhat-Cristopher-Cevher-Vidmar 5lisiyle sahadaydı.

İlk 6.5 dakika Oktay Mahmuti'nin hiç oyuncu değişikliği yapmaması en garipsediğim olaydı. Üstelik Farmar ve Vujacic ikilisinden de beklediği katkıyı alamamasına rağmen. Beşiktaş ise Tutku ve Serhat ikilisiyle ayakta kaldı ilk periyotta.

Efes'in mağlubiyetinin ise birkaç önemli etmenin sonucundaydı.

- Farmar son çeyreğe kadar çok etkisizdi. Oyunların çoğunu kullanamadı ve takımı yönetemedi.
- Farmar'ın yanında Vujacic de ilk devrede etkisizdi.
- Doğuş oyuna girdi mi göremedim. Özellikle 2. çeyrekte Beşiktaş hücumda etkiliyken Doğuş-Sinan ikilisiyle  tam saha baskı yapılıp, hücumda pota altında Kerem-Semih üstünlüğüyle sayılar bulunabilirdi.
- Doğuş için söylediklerim Ermal Kuqo için de geçerli.
- Kerem Tunçeri keza yine etkili olamayan isimlerden. Birkan Batuk da tecrübesiz kalınca Efes oyun kurmakta sıkıntı çekti.
- Kerem Gönlüm pota altında etkiliydi. Ancak Barac aynı katkıyı sağlayamayınca Kerem de yoruldu pota altında.
- 2. çeyreği 1, 3. çeyreği 2 faulle tamamladı Efes. Bunu amatör takımlar bile yapmaz. Özellikle geride olan bir takım hiç yapmaz. Faul yapıp rakibi tekrardan kenara itmek yerine, kolay hücumlar yapılmasına izin verdiler.
- Kaçan birçok faul atışı farkın kapatılamamasındaki en büyük faktördü.



Açıkçası doğruyu söylemek gerekirse Beşiktaş'ı sezon öncesi biraz hafife almışım. Ancak Jerrels her maç bugünkü kadar faydalı olmaz, Beşiktaş taraftarı buna kendini şimdiden hazırlasın. Serhat Çetin-Muratcan Güler rotasyonu ise bugün izlediğim kadarıyla 2 numara pozisyonun için çok iyi kıvamda. İkisi de benzer özelliklerde oyuncular olduğu için saha içi devamlılığı bu bölge için maksimum seviyede neredeyse. Tutku yıllanmış şarap gibi. Bugünkü galibiyette bana göre en büyük pay onun Beşiktaş adına, özellikle 2. çeyrekte farkın açılmasında müthiş rol oynadı.

Patrick Cristopher için sezon öncesi takımı tek başına götürürse Beşiktaş birşeyler yapar kıvamında konuşuluyordu. Ancak bugün gördüğüm kadarıyla Cristopher takımın bir parçası ve gerektiğinde de sorumluluk alıyor. Dasic ve Markota hakkında pek bir bilgim olmadığını söylemiştim daha önce. Dasic bugün çok faydalı oldu. Sayı katkısının yanında ribaundlarda da 5 numaraya büyük yardım etti. Ancak Markota felaketti. Özellikle 3. çeyrekteki saçma tercihleriyle Efes'i oyuna ortak etti.



Bugün Beşiktaş Efes'i değil, Erman Kunter Oktay Mahmuti'yi yendi. Oktay Mahmuti'nin takımını iyi harmanlayamadığı görüşündeyim, biraz daha rotasyon sağlayabilirdi, bunu yapacak geniş bir kadro var elinde. Erman Kunter ise her hamleyi akıllıca yaptı, Markota'yı oyunda biraz daha az tutabilirdi gerçi. Yine de benim için en büyük favori hala Anadolu Efes. Bu kadar kaliteli oyuncular bir daha aynı gün bu kadar kötü oynarlar mı soru işareti.

Son olarak Beşiktaş'ı tabi ki kutlarım. Söylediğimin aksine diğer 3 takımdan bir adım geride olmadıkları görüündeyim artık. Eurolegue Final-Four kıvamında bir şampiyonluk dörtlümüz var, müthiş bir lig bizi bekliyor.

29 Eylül 2012 Cumartesi

Kasımpaşaspor-Fenerbahçe

Öncelikle birkaç haftadır internet sorunlarım nedeniyle yazı yazamıyordum, bunun için özür dilerim.

Yazıma şu iki nefretimle başlamak istiyorum:

- Lig TV canlı(!) yayını. Ben anlayamıyorum, 400 milyon dolar verip sonra maçı göstermemenin mantığının ne olduğunu. Sıkıcı geçen bir maçta "Acaba ne oluyor şu an sahada?" şeklinde bir heyecan yaratma uğraşının göstergesi mi maç devam ederken Raul Meireles'in su içişini izlememiz.

-Hakemlerimizin düdük çalmayı çok matah bir şey sanmaları. Bir yorumcunun çok güzel bir lafı vardı: "Hakem yalnızca kuralları değil, futbolu da bilmeli." O kadar doğru bir laf ki. Bir maçı güzelleştiren, heyecanlı kılan bir diğer etmen de hakemdir. Hakemin pozitif futbolu sahaya yansıtması gerekir. Ofsayt pozisyonunda top zaten savunmada kalmışsa düdük çalıp topu biraz yana taşımanın, sonra tekrardan düdük çalıp topu 2 adım geriye aldırmanın, sonra tekrardan düdük çalıp oyunu devam ettirmenin futbola, maça katkısı nedir lütfen biri bana anlatsın. Sevgili İlker Meral, hapishanede görevli ol, bol bol düdük çalarsın orda.

Bu iki olayla ilgili içimi döktüğüme göre artık yazıma başlayabilirim. Fenerbahçe'nin sorunu teknik ya da taktik değil. Fizik ve mental. Bugün Sow,Meireles ve Mehmet Topuz dışında olumlu oynayan oyuncu yoktu. Egemen gibi hava toplarındaki hakimiyetiyle bir oyuncunun Adem Büyük gibi fizik gücü kendinden son derece düşük birine üst üste iki kez kafa topunu vermesinin ne Aykut Kocaman ile ne de taktik anlayıla ilgisi vardır.

Bu demek değildir ki Aykut Kocaman'ın hiç bir suçu yok. Aksine sorumluların başında geldiği görüşündeyim. Fizik gücü sağlamak, takımı dinç tutmak, mental açıdan hazırlamak teknik direktörün görevidir ve Aykut Kocaman müdahele etmediği takdirde Fenerbahçe de düşmeye devam edecektir.

Geçen sene takımı sırtlayan Stoch ve Alex'in takıma katkısı sıfırın altına düşmüş durumda. Alex pas tercihlerinde bile yanlış yaptı ki bunu yapacak bu ligde ki en son oyunculardan biridir. Mehmet Topuz kuvveti ve dinamizmi ile ön plana çıkan bir oyuncu, onları da kaybedince iyi orta yapan amatör futbolcu kıvamında kalıyor. Yobo-Egemen ikilisi bugüne kadar güven doluydu, bugün ise güvenilen dağlara kar yağdı. Gökhan Gönül'ü Türkiye'nin en iyi sağ beki yapan özellikleri arasında hızı, dinamizmi, çabukluğu, hücuma katkısı, savunma bilgisi, ters kademe, hırsı vardı, şu anda bir tek hızı kalmış. Hasan Ali gelişime açık sol bek görünümünde hala, takım iyi olsa onun da ne kadar iyi olacağını göreceğiz ama etrafındakiler varlık gösteremeyince o da parlayamıyor. Meireles-Topal ikilisi şu anda ligin en iyi orta sahası belki de, Sow ile birlikte takımda mücadelen eden tek oyuncular.

Kasımpaşaspor'a geçecek olursak, Metin Diyadin sonrası nasıl bir performans sergileyecekleri merak konusuydu. Tüm görüşlerin aksine bana kalırsa karşılarında iyi bir takım olsa dağılırlardı. Ancak yine de sahaya yayılış açısından iyi bir performans sergilediler. Biraz daha yeni hocaya alışma sürecini geçirmeleri lazım, çok iyi bir kadroları var ilk 8de yer almaları muhtemel.

Her takımın kötü gittiği zamanlar olmuştur. Böyle bir dönemde gerçekten de altın tepside sunulmuş bir fırsat var önlerinde. Bir Avrupa maçı, ve rakip kendisinden bile kötü durumdaki, Mönchengladbach. Deplasmanda alınacak bir galibiyet ve iyi bir oyun, takımın moralini, güvenini yerine getirecek, taraftarın desteğini biraz olsun hissettirecek ve Beşiktaş maçına takımın daha iyi çıkmasını sağlayacaktır. Milli arada da gereken değişimler gelir umarım.

28 Eylül 2012 Cuma

Orduspor 2 0 Galatasaray

Kazanan takımı tebrik etmekle başlamak bu maç için en doğru şey olur.Çok dikkatliydi Ordu,konsantrasyonları tavan durumdaydı. Maça net hazırlanmışlardı.Takım olarak çok güçlüler fiziken şu an ligin ilk üçü içindelerdir.İyi bir savunma anlayışları var,savunmayı takım olarak yapıyorlar.Bugün iki kanat oyuncusu da beklere iyi yardım etti.Sadece hücuma çıkmak için beklemediler.Diğer Anadolu takımları işte bunu yapamadığı için büyüyemiyorlar.Tabi burada Ordu'nun ileride ki forvet 3'lüsü de herkeste yok o da ayrı bir mevzu.Bir savunma takımı için ileride bulduklarını atacak bir forvet hattı var.Savunma için tek söylenecek handikap çok kalenin önünde o hattı kuruyorlar.Bugün Burak atamadı ama bir gün gelir başkası atar.Onun dışında Cuper takımını çok iyi  tanımış,sahip olduğu oyuncuların profilini çok iyi çıkarmış.Oyunu bugün hiç geniş alana yayılmadan oynadı Ordu,eğer oynansaydı İbrahim Kaş zor anlar yaşayacak isimlerin başında geliyordu.Aynı zamanda karşı takımı da iyi analiz etmiş onu ayırıyorum.


Galatasaray'a gelecek olursak maddeler halinde sıralamak istiyorum.

-Artık şu ucuz penaltı alma yollarını bırakalım.Eboue bunu çok yapmaya çalışıyor,sonra dönüşü gol oluyor.Cris orada hatalı ona aşağıda değinecez.
-Elmander neden çıktı anlamadım .Umut-Burak-Selçuk organizasyonu bu maçta işlemeyecekti zaten.Bu değişikliği başka hangi nedenle yaptı diye düşünüyorum kendi kendime.Evet biraz tempo geldi Umut girdikten sonra ama bence Elmander-Umut daha iyi olabilirdi.
-Cris fiziken çok kötü,ayrıca tahmin ettiğimden ağır yaş sanki fazla mı etkiliyor,umarım öyle olmaz kendini çabuk toparlar.İkinci gol  ağır oluşun  en büyük göstergesi.Hakan kanattan gene  sıfır yardımla oynadı ve o kanat gene patladı.Uğur Meleke maç önü yayında Cris,Hakan Balta,Amrabat 'dan olcak L bu maçı çok etkileyecek demişti doğru demiş.
-Melo,Melo,Melo desek yeterli olur anlayan anlar.
-Güven iyidir ama dozajı kaçınca sonuçlar biraz ağır olabiliyor.
-Hamit eğer sakatlanmasaydı oyun daha dengede gidebilirdi.Aydın girince takımın düzeni bozuldu.Zaten Aydın'da savunma mı hücum mu ikisinin arasında kaldı.

Beşiktaş maçından sonra da ders çıkarılmalı demiştim,bu maç yazılı öncesi son günler.Artık maç temposu giderek artacak dikkatli olmak gerek.

27 Eylül 2012 Perşembe

Haay Maşallah


''Newcastle United, menajer Pardew ile 8 yıllık sözleşme imzaladı.
Kulüpten yapılan açıklamada, 2010 yılının Aralık ayından bu yana Newcastle United'ı çalıştıran Pardew ile 8 yıllık sözleşme imzalandığı belirtildi.
Geçen sezon Newcastle ekibiyle ligi 5. sırada bitiren 51 yaşındaki Pardew, iki farklı organizasyon tarafından ''yılın menajeri'' seçilmişti.
Bu sezon geride kalan 5 haftada 8 puan alan Newcastle United, 10. sırada bulunuyor.''

Bu habere ne desek bilemedim sadece haber kalsa daha  iyi olacak.
Kaynak:NTVSPOR

23 Eylül 2012 Pazar

Gaziantepspor İçin Kısa Kısa

Hikmet Karaman çok sevdiğim bir hoca,gittiği takımlarda takdir edilesi işler yapıyor.Bir vizyon ve misyon sahibi. Kaç hoca Barcelonayı hem izleyip  hem orada ki sistemi de kendine uyarlayıp ilk sene Binya-Dany-Karcemarkas gibi oyunculardan tandem yapar.Bu ne kadar hocanın gelişmeye açık olduğunu gösteriyor.Bu durum Türk hocalar arasında 3-5 kişi dışında pek sahip olmadığımız bir şey.Geçen sene  Abdullah Ercan'dan sonra göreve geldiği Gaziantep'de olumlu işler yaptı takım belki geçen senenin son haftalarının en formda ekiplerinden biriydi.Malum ülkemizde ki 3 Temmuz sürecinden etkilenen kulüpler olduğu kadar Gaziantep'te baya zor dönemler geçirdi.Yolsuzluk iddiaları sonucunda başkan İbrahim Kızıl'ın da aralarında bulunduğu çoğu kişi zor günler yaşadı.Bu durumdan kulüpte nasibini aldı.Ortaya bir kriz çıktı.Oyuncular ayrıldı,Dany,Popov,Ivan De Souza(o lig başladıktan sonra gitti),Elyasa,Emre Güngör,İbrahim Akın,Murat Ceylan,Sezer Badur.Bunların çoğu ilk on bir oynayan oyuncular.Popov dediğimiz adam burada yıldızı parladı desek yanlış olmaz,ya da Dany için de aynı şey.Oyuncular da gittikten sonra ortada koskoca bir kriz ve bunu yönetecek bir insan açığı çıktı.Bunu da Hikmet Hoca'nın çok iyi yaptığını düşünüyorum.Giden oyuncular yerine nispeten de olsa onların yerini dolduracak oyuncular aldı ama hala bir oyuncu açığı olduğu aşikar zaten bunu her açıklamasında söylüyor,oyuncuları sistemi doğrultusunda olabildiğince uydurmaya çalıştı.Bu sistemin meyvelerini Trabzon ve Beşiktaş maçlarında kendini göstermesi Hikmet Hoca'nın önemini bir kere daha vurguluyor,o maçlara hem kendini hem oyuncuları nasıl hazırladığını gösteriyor.

Şu an takımın kendine güvenin gelebilmesi için alınacak üst üste iki galibiyet takımı daha iyi yerlere taşır.Bakıldığında ilk 6 hafta maçı o kadar kolay değil yani.Sivas,Fener(D),Trabzon,Kasımpaşa(D),Beşiktaş ve haftaya da  Bursa deplasmanı.O krizden çıkıp yeni kurulan takım için hiç kolay maçlar değil.Kasımpaşa deseniz adamla ligde 2. yani.Bursa deplasma takım için önemli oradan alınacak bir üç puan,sonra Ibricic'in cezasının bitmesiyle birlikte daha da emin adımlarla yola devam edilecektir.


Son olarak dünkü maçtan sonra Batuhan Orhan'ın golü için 500 kere vursa gol olmaz demiş ya yani artık şu çocuk hareketleri bırak herkes biliyor zor bir gol olduğunu ama söylemek sana mı kaldı,kendine zarar veriryorsun adam golü atmış tebrik etsen ölür müsün?Sen sadece çalışmana bak hani öyle Uğur,Fernandes dese neyse de sana noluyor sen git çalışmana bak sen öyle goller at, insanlar seni tebrik etsin alkışlasın.

20 Eylül 2012 Perşembe

Manchester 1 0 Galatasaray

Müthiş heyecanla başladık maça.Galatasaray taraftarının o müziği duyması orada olmak kadar şevk vericiydi.Maçın başı maçın kaderiydi bence.Her şey o dakikadan itibaren çok farklı şekilde gelişebilirdi,sadece bizim açımızdan değil onlar içinde bu geçerli belki çok daha fazla hırslanıp daha fazla saldırabilirlerdi.Zaten hakem bu maçta iki takım içinde penaltı vermeme rekorunu girdi ona diyecek bir şey yok.

Takımın için gidişatı bozan iki önemli etmen vardı,Umut'un sakatlanışı ve Melo'nun fiziki durumu.Umut gidince sadece oyuncu değişikliği hakkı gitmedi,takımın çarklarında da sorunlar oluştu.Umut sadece forvet olarak değil pres gücüyle bir orta saha gibi de oynadığı için takımın düzeni bozuldu.Melo'nun fiziki durumu böylelikle 70'de patlattı(patlamaya hazırdı zaten o bambaşka bir tartışma konusu) bu durum sadece Melo açısında değil Selçuk içinde olumsuz bir durum oluşturdu.Daha fazla geri gelmek durumunda kaldı,ileride daha uzun süreli kalabilseydi Hamit'in ve Amrabat'ın final paslarında ki yanlışları belki olmayıp Selçuk'un ayağında daha iyi neticelenebilirdi özellikle ilk yarı için.İkinci yarı çünkü biraz daha ileride kaldı orta saha da topa hakimiyet bizde daha fazlaydı.


Manchester'in kanatları kullanacağı herkes tarafında biliniyordu maşallah onlarda oraları iyi işlediler.Eboue'yi ilk kez bu kadar bitik gördüm,güçsüz düştü.Hakan'ın kanadı Amrabat'tan pek fazla destek görmeyince o kanattan daha etkili geldi Manchester,sadece Amrabat'ta suç değil Hakan'da ezildi tabi bunu görmezlikten gelmemek lazım.Dany ve Semih çok iyi oynadılar net yani takımın Muslera ile birlikte en iyileriydi takımın.Sakindiler,uyumları iyiydi,güvenle oynadılar(ilk dakikaları hariç tutuyorum) sadece  tecrübe sorunu yaşadılar Kagawa ile oynanan pozisyonlarda arkaya gelen toplar tehlike yaratttı ama ilk kez Şampiyon Ligi maçına çıkan oyuncular için müthiştiler.Gol de Dany pozisyon hatası yaptı ama tek suç onda değil oraya hemen birinin gelmesi lazımdı, kademe olması gerekirdi.

Galatasaray Fatih Terim'in de dediği gibi Old Trafford'da çatır çatır oynadı korkmadan,hiçbir şeyinde taviz vermeyerek herkese gösterdi bence kim olduğunu, neyi istediğini.Yenilsek bile oynanan oyun,gösterilen mücadele ilerisi için umut saçtı,daha güzel günlerin geleceğinin habercisi olduğunu gösterdi.Son olarak taraftar için bir şeyler söylemek lazım,harikanın daha ötesinde bir şey varsa onlar için söylenebilirdi bugün ayrıca teşekkür onlara...



16 Eylül 2012 Pazar

Antalyaspor 0 4 Galatasaray, Maça Dair Kısa Kısa

Maç için belli başlı noktalara değinmek lazım aslında.İki taraf içinde taktik konuşucak bir maç olmadı.İlk gol hatadan kaynaklı,ikinci gol yetenek,üç frikik,dörtte gene hatadan kısaca böyle yani.Öyle sete oturup gelen bir gol olmadı.Zaten kırmızı gelince hepten maç koptu.Değinmek istediğim noktalar var onları sıralamak istiyorum;

Hakan Balta benim açımdan her zaman güvendiğim bir oyuncu.Dip yaptığı sezonuda gördük,tavan yaptığıda.Melo'ya taraftar nasıl büyük sevgi besliyorsa aynı sevgiyi Hakan Balta'ya karşı da beslemeliyiz. Bunu fazlasıyla hak eden bir oyuncu.Bu takımda en çok kaptan olmasını istediğim oyuncuydu.Şu an o pazubandı koluna takması bana müthiş bir mutluluk veriyor.İnşallah hep böyle devam eder.

Cris için konuşulacak bir maç değildi,ama Semih ile iyi bir uyum yakaladılar.Cris tecrübesiyle sadece takımın savunma hattına yardım etmiyor,Semih'in de oyununa katkı sağlıyor,daha güvenle oynuyor.Bazı pozisyonlarda öne doğru fakeler veriyor daha rahat daha sakin oynuyor.Ayrıca savunma çıkıp attığı pasda ayrıca bir güzeldi.

Amrabat yavaş yavaş kapatıyor maç eksiğini,tempoya ayak uydurmaya başlıyor.İlk gol için ne kadar cin oyuncu olduğunu gösterdi.Rakiple her pozisyon vücut temasını sağlıyor hızıyla kaçıp gitmiyor hemen dayanaklı yani bu da onun için önemli bir artı.

Antalya için bir iki bir şey söylemek isterim.Bir kere hiç sevmem kendilerini.Geçen sene düşmelerini çok istedim ama malesef olmadı.Bu sene kadro zenginliği oldukça iyi.Öyle ki Emrah bile yedek kalıyor.Kaleci ve defansa acil müdahele şart.Hakan Arıkan o kalecinin nasıl arkasında enterasan bir durum.Zizic ile Deniz arasında ki uyum sıfır.Emre Güngör orası için iyi bir hamle olabilir.Ayrıca Tita'nın da sağ kanat değil forvet arkası kullanılması daha etkili olabilir.

8 Eylül 2012 Cumartesi

Gerçekleri Unutmamak

Abdullah Avcı bir şeyleri değiştirmek istiyor belli.Takımda cesur hamleler yapmak istiyor,hücumcu sayısı fazla olan bir on biri sahaya sürüyor,ileride baskı yapmak istiyor.Takımının kalitesine güveniyor,korkmuyor.Buna saygım sonsuz, bunu da yapmalı zaten.Ama fantezi işler arayarak değil.Bakın milli takımımızın aklıma gelen tek oyun şablonu var.Selçuk-Burak-Umut üçlüsünün oynadığı oyun.Bizim ana şablonumuz bu ise bizim bu ana şablonun sahada olup,sonra başka planlar düşünmemiz gerekiyor.Dünkü maç içinde bu ana şablon o kadar iyi oynanabilirdi ki.Hollanda'nın savunma iletişimi,birbirleriyle uyumu sıfır.Bu durumdan çok iyi bir şekilde yararlanabilirdi.Biz ileride baskı yaparak bunu aşmak istedik,ama olmadı.Abdullah Avcı daha önce çalıştığımız taktiği iyi uyguladık diyor ama dün sahada öyle set hücumu yapılarak yaratılan bir tehlike yoktu.Hep çalınan toplar ve duran toplar sayesinde tehlike yaratıldı.Selçuk İnan sadece Burak'a ve Umut'a top atsın diye oynayacak bir oyuncu değil.Şu an milli takımın oynayacağı bütün sistemlerde Selçuk İnan'ın yeri vardır bu açık ve net.Zaten eğer yoksa da sen uyduracaksın,bahsettiğin oyuncu Türkiye'nin en iyi oyuncusu.Abdullah Avcı sadece sistem gereği Selçuk oynamadı diyor ama dün de oynamayacaksa ne zaman oynayacak.Estonya sana bu kadar boş alan bırakmaz hem de deplasmandaysa.

Değinilecek bir diğer konu ise Hamit-Tunay koridoru.Herkes Hamit'e kötü oynadı diyor ama hem diyorsun fizik-kondisyonu eksik,defansta top çıkaracak adam yok (biraz Ömer Toprak) karşısında Robben gibi adam ve önünde oynayan Tunay defansa yardıma gelmiyorsa Hamit ne yapsın.Ayrıca dün yerine rağmen gene fena maç çıkarmadı  bence.Tunay için ilk resmi maçı için fazla önemli bir maça çıktı, çok panik oynadı ,hoca ona güveniyor ileride ne olacağını göreceğiz şimdi konuşmak erken.


Hollanda için diyecek bir şey yok bence.Bu kadar kötü Hollanda zor bulunur,dün o Robben'e rağmen gene puan bile alabilirdik ama müthiş(!) taktiksel hamleler onu pek mümkün kılmadı.Grup liderliği için aslında bu Hollanda'yı gördükten sonra umutlar artıyor ama Romanya ve Macaristan'ı ne olduğunu bilmiyoruz bence bu kadar kötü olmazlar.


Bir şeyler denenmek isteniyor,bunların arkasındayız destek vereceğiz ama gerçekleri göz ardı ederek değil,aksine bu gerçeklere daha da sıkı sarılarak...


7 Eylül 2012 Cuma

Beşiktaş'taki Belirsizlik


Sezona "Feda" parolasıyla başlanınca ve yalnızca Mehmet Akgün, Olcay Şahan, Oğuzhan Özyakup transferleri gelince, hazırlık maçlarında da A takım oyuncularından çok A2 takımından gençler oynayınca Beşiktaş taraftarı da bu seneyi akıllarında feda etmeye hazırlanıyordu.

Ancak hazırlık maçlarındaki gençlerin performansı, Oğuzhan ve Olcay'ın parlaması ile sanki bir şeyler olacakmış gibi gözüktü. Ardından Uğur Boral, Escude ve McGregor takıma katıldı ki bu 3 isim gerçekten de direk takıma adapte olabilecek isimler. Özellikle Escude çok yerinde bir transfer.

Hazırlık maçlarındaki görüntü ve yapılan transferler Beşiktaş'ın 4-4-1-1 ya da 4-4-2 oynayacağı yönündeydi. Samet Aybaba'nın Quaresma ve Simao'yu ısrarla göndermek istemesinin nedeni de maddi şartların yanında sistemdir. Bu doğrultuda da Beşiktaş'a bir sağ kanat, bir sol kanat ve bir de forvet lazımdı. Ancak Beşiktaş transfer komitesi Samet Aybaba'dan bağımsız bir görüntü içinde.

Önce Samet Aybaba'nın takımda düşünmediğini söylediği Holosko feda politikasıyla birlikte takımda kaldı. Ekonomik dengeyi kurmak isteyen Samet Aybaba da bu doğrultuda sağ kanat transferinden vazgeçmiş oldu. Sol kanat için Drenthe ismiyle görüşüldü ki tam bu sistemin oyuncusuydu. Üstelik böylece Olcay daha yatkın olduğu sağ kanada geçebilecekti. Bu sefer de Almeida'nın gitmek istemesi ve Mustafa'nın uzun süreli sakatlığı buna engel oldu. Yine ekonomik denge düşünülerek Drenthe transferi kapandı ve hızlı bir yabancı forvet arayışına girdi Beşiktaş. Daha sonra Batuhan kiralandı. Nene, Sezer Öztürk ve Gökhan Süzen isimleri gündeme geldi. Her şeye rağmen bu 3 oyuncu takıma katılabilseydi gerçekten de müthiş bir çehre yakalanabilirdi. Ama hiç biri olmadı ve Beşiktaş dar bir rotasyonda kaldı. Benim için Samet Aybaba değil ama Beşiktaş transfer komitesi sınıfta kaldı. Ben bu transferlerin son güne bırakılmasa rahat bir şekilde gerçekleştirilebileceği görüşündeydim.

Mehmet Ayhan'ın Beşiktaş ile ilgili çok güzel bir yorumu vardı. "Birlik olup, haydi hep beraber birşeyler yapalım havasındalar" diye. Katılıyorum bu yoruma ve dışarıdan bir gözle bakıldığında da güzel bir tablo. Filmlerde fakir ama mutlu sıcak aile ortamı olur ya hani, o durumdalar işte ve bu da başarılı olmaları için gereken tek şey.

5 Eylül 2012 Çarşamba

Başımız Sağolsun...


Bazen kelimeler anlamsız kalır. Eskişehirsporlu Ediz Bahtiyaroğlu dün gece evinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti.

4 Eylül 2012 Salı

Son Gün Transferleri


Bir kere bu kısıtlı zamanda bu  transferin yapılması bile önemli bence.İlgilenilen oyuncular Kolu Toure,Chivu gibi oyuncular çabucak anlaşılıp hemen takıma katmak kolay iş değil .Zaten Chivu işi olsaydı sezon başında olurdu diye düşünüyorum.Cris için her şey dışında şu an için en önemli sorun yaş gibi duruyor.Terim aslında Ujfa'dan defans için ne bekliyorsa  liderlikti,defans hattını toparlamaktı aynılarını Cris içinde isteyecektir.Zaten  Cris'i tercih etmesinin önemli nedenlerinden biride bunun olduğunu düşünüyorum işin tecrübe kısmı.Burada asıl amaç tabi Şampiyonlar Ligi olduğu için bakıldığında o açıdan gerçekten o tecrübeye fazlasıyla sahip bir oyuncu aldı Galatasaray.Ben bu transfere o kadar olumsuz bakmıyorum.Yaşı ilerlemiş olabilir oynayacak Ujfa'da çok genç değildi ve sezona iyi başlamamıştı.Tek sorun ki umarım olmaz uyum süreci uzun sürmez,çünkü takım zaten defans olarak bu sene sezona iyi girmedi birde bunun sancısını çekmez.



Meireles için transfer geç geldiğini söylemek gerekir öncelikle.Meireles hala aranan oyuncu mudur değil midir orası ayrı bir mevzu ama orta saha transferinin geç geldiği bu noktada önemli olan.Transfere gelince;takıma pas ve oyun konusunda belli bir hız katacağı kesin. Meireles'in en büyük özelliği ise bitmek bilmeyen enerjisi. Sürekli koşan dinamik yapısının yanında son vuruşlardaki yeteneğiyle de göze çarpıyor. Chelsea'de zaman zaman ileride oynasa da(Atletico maçında Ramires'e verilen görev gibi.) genelde merkezdeki savaşçı rolünü üstleniyordu. Orta sahada Mehmet Topal ile birlikte iyi bir ikili olacağı kanaatindeyim. Ancak savunmaya kanatlardan gerekli destek gelmediği takdirde kimse bu ikilinin yalnız başlarına takım savunmasını toparlamasını beklemesin.



Gökhan Süzen için Beşiktaş'ın tam kadro yapısını uygun bir oyuncu.Sahada savaşan bir oyuncu.Hem sol bek hem sol açık oynaması onu takım adına bana kalırsa önemli kılıyor. Drenthe transferini maliyet ve forvet ihtiyacı sebebiyle veto etmişti Samet Aybaba. Ancak yerli bir Drenthe alındı yine de. Uğur Boral ile arkalı önlü oynadığı takdirde rakiplerinin sağ kanatlarına zor anlar yaşatacaktır bu ikili çünkü ikisi de ileri-geri gidip gelebilen ve her iki alanda da başarılı olabilen oyuncular. Bu transferle Olcay Şahan 4-4-1-1 düzenindeki forvet arkasına geçerek daha verimli hale gelebilir. Şu an Beşiktaş için tek sorun forvet transferinin belirsizliği.

2 Eylül 2012 Pazar

BBL Sezon Öncesi Değerlendirmesi - Galatasaray ve Beşiktaş


Lakovic dışındaki bütün yabancılarını gönderen Galatasaray da bu sezon önemli transferlere imza attı. Lakovic sorununun ne olacağı ise hala merak konusu. Efes'e giden Jamon Gordon'un boşluğunu CSKA'dan Jamont Gordon dolduracak.(Kelime oyunu yapacak olursak eksiği yok fazlası var!) Jamon Gordon bu takımın belki de en önemli parçasıydı. Yapılan transferlere bakacak olursak da Ergin Ataman'ın bu katkıyı bütün takıma yayma uğraşında olduğunu görebiliriz. Fenerbahçe'den alınan Engin Atsür normal şartlar altında çok iyi bir transfer. Ancak geçen sezon başında Milli Takım'da geçirdiği sakatlık onu bayağı hırpaladı ve sezonun son döneminde gözlemlediğim kadarıyla da sıradanlaştırdı. Yine de eski Engin Atsür kimliğine bürünürse rotasyonun önemli bir parçası olabilir. Kazan'dan alınan Domercant kalıplı bir 2 numara. Profesyonel kariyerine Pınar Karşıyaka'da başlamış. Buradaki performansıyla göz doldurup Efes'e geçmiş ve daha sonra da Olympiakos'un yolunu tutmuştu. Yerinde bir transfer olduğunu düşünüyorum.

3 numaraya 2 transfer yapıldı. David Hawkins ve Cenk Akyol. Hawkins geçen sezon Beşiktaş ile dikkat çekmişti. Fenerbahçe ile de anlaşması söz konusuydu. Ancak Bogdanovic ile yola devam edilmesinin ardından bu transfer gerçekleşmemişti. Ligi de tanıması onun için büyük avantaj. Cenk ise hiç bir zaman ilk 5'de düşünülmeyen ama her zaman rotasyonda yer alan bir oyuncu. Henüz 25 yaşında, 2005'te Atlanta tarafından draft edilmişti. Hawkins ile iyi bir dönüşüm yakalayacağı görüşündeyim.

Erwin Dudley(Ersin Dağlı) ve Boniface Ndong pota altının yeni isimleri. Dudley batan Beşiktaş gemisinin mallarından. Türk statüsünde olması her zaman için büyük bir avantaj. 2005'ten beri burda. N'Dong ise Barcelona'da miladını doldurmuş bir oyuncu. Buraya para için geldiği konuşuluyor ancak gerekli mücadeleden kaçınmayacağını düşünüyorum.

Fark ettiyseniz  4 numaradan yeni bir transferi es geçtim: Milan Macvan. Bu adama özel bir parantez açmak istiyorum. Çok çok iyi bir transfer. Bir Fenerbahçeli olarak bu sezon pota altımızda Batiste-Andersen gibi isimler olsa da sorsalar  Galatasaray'ın hangi transferini kıskandın(beğendin) diye kesinlikle Macvan'ın ismini veririm. Cleveland tarafından draft edildi ama tam bir Avrupa basketbolu oyuncusu. 20 yaşında Maccabi ile Euroleague finaline çıktı. 12 dakika sahada kalıp 3 sayı 4 ribaund aldı. Ancak istatistikler önemli değil o atmosferi, tecrübeyi yaşaması yeterlidir zaten. Geçen sezon da Partizanla 10 Euroleague maçında 15 sayı 8 ribaund ortalaması yakaladı. Henüz 22 yaşında ve gerçekten de çok önemli bir transfer.

Bu sezon EuroCup'ta mücadele edecek Galatasaray. Bana kalırsa bu kadro EuroCup'ın üstünde bir kadro. Ne dersiniz belki de Beşiktaş'tan sonra duble yapmış oluruz.


Geçen sezonki kadrodan bir tek Can Akın ve Serhat Çetin kaldı. Ergin Ataman da gerekli maddi destek sağlanamayıp gidince Erman Kunter geldi koç görevine.

1 numaraya Curtis Jerrels alındı. Geliştirme Ligi'nde Spurs'ün alt takımı olan Austin Toros ile iyi istatistik yakalamıştı. Spurs'ün scoutı Dell Demps'in Hornets'in genel menajeri olmasının ardından da Hornets ile sözleşme imzalamış ve antremanlara başlamış ancak 1 hafta sonra serbest bırakılmıştı. Bir dönem Fenerbahçe'de de oynamış olması nedeniyle az çok tanıyorum. Çok alçaktan top sürmesi nedeniyle oyunu iyi kurmaktan ziyade penetreye dayalı bir oyun stili var. Eurolegue seviyesinde bir guard izlenimi vermemişti bana. Galatasaray'dan alınan Tutku Açık'ın ilk 5'te oynatılması daha mantıklı.

Açıkçası Gasper Vidmar dışındaki yabancı transferlerini pek bilinçli yorumlayamayacağım. Patrick Cristopher'ın Antalya BB'de profesyonel olduğunu biliyorum yalnızca ve çok izleme şansım olmadı. Ancak Erman Kunter'den Cholet'den gelirken getirdi onu. Demek ki kafasındaki sistemi gerçekleştirebileceğine emin olduğu bir isim diyebiliyorum yalnızca.

Vladimir Dasic 24 yaşında ama Real Madrid ve Lottomatica Roma gibi takımlarda oynamış. Damir Markota da Jerrels gibi geliştirme liginden NBA'e yükselmiş -Bucks ile sözleşme imzalamış- ancak daha sonra beğenilmeyip serbest bırakılmış bir oyuncu. Markota için ilginç bir ayrıntı ise, aynı şekilde 2008'de Cibona ile sözleşme imzalayıp, kısa bir süre sonra beğenilmeyerek serbest bırakılmış.

Vidmar konusu ise ilginç. Fenerbahçe sezon sonu bedelsiz geri alma opsiyonlarının olduğunu söylüyor. Beşiktaş ise bunu reddediyor. Bana kalırsa özellikle Türk statüsüne geçmesi söz konusu olan Vidmar ile ilgili sezon sonunda iki takım arasında tartışmalar boy gösterecek.

Muratcan Güler zamanında Beşiktaş'ta da forma giyen bir oyuncu. Yaşı nedeniyle eski dinamizminden eksik olsa da önemli bir transfer. Keza Cevher Özer de şut özelliği olan bir 4 numara. Kalıplı yapısıyla pota altında da etkili olabiliyor. Barış Hersek de Efes alt yapısından gelme bir oyuncu. Rotasyonda yapacağı katkı çok önemli.

5 numarada Vidmar'ın yedeği henüz yok gibi. Bir transfer gelmezse sıkıntı yaşanabilir. Ne var ki oraya bir transfer gelse de sıkıntı yaşanacağı kanaatindeyim. Geçen seneki 3 kupalı kadronun yanında bu kadro açıkçası biraz "kalburüstü" kaldı. Yine de bir Erman Kunter faktörü var. Gerekli sinerji yakalanırsa kim bilir belki de beklediğimden çok çok iyi bir performans ortaya koyarlar.

Fenerbahçe ve Anadolu Efes incelemelerim için : http://papyonlumuhabir.blogspot.com/2012/08/bbl-sezon-oncesi-incelemesi-anadolu.html




1 Eylül 2012 Cumartesi

Di Matteo Amacın Ne ?


İtalyan teknik adam geçen sezon Andre Villas Boas'ın yardımcısı olarak gelmişti. Art arda gelen başarısız sonuçlar sonrasında AVB'nin gönderilmesinin ardından da koltuğa oturdu. 3-1'in rövanşında Napoli'yı 4-1 ile geçerek önce "geçici teknik direktör" koltuğunu devraldı. Daha sonra FA Cup ve bildiğiniz üzere Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu ile birlikte de bu sezonki sözleşmesini perçinlemiş oldu.

Community Shield'de Manchester City'e 3-2 yenildi Chelsea. 10 kişi kaldı yoksa öyle olmazdı denildi. Sonra ligde üçte üç geldi. Bak takım iyi denildi. Son olarak dünkü maç, Atletico Madrid iyi bir takım evet. 2 sezon önce de İnter'i yenmişlerdi Süper Kupa'da. Yenilmek olabilir, futbolun içinde olan şeyler bunlar. Ancak sahadaki oyun akılalmazdı.

Aslında benim değinmek istediğim konu bu değildi. Bu yazıyı dün Chelsea 4-0 kazansa da yazacaktım. Şu görüşteyim ki Di Matteo kadro kurmasını bilmiyor. 4 kulvarda yarışacak bir takım Chelsea. Bir takımın en dinamik olması gereken yeri olan orta sahasında ise Ramires, Mikel ve 34'lük Lampard'dan başka isim yok. Yok değil var da istenmiyor. Essien'in Real Madrid'e gittiği bugün açıklandı. Meireles'in de takımda istenmediği ve hatta Fenerbahçe ile görüştüğü söylentileri de var. Üstelik Meireles geçen sezon 50den fazla maça çıkmış bu takımın önemli parçalarından birisi.


Gelelim hücum hattına, geçen sezon seni şampiyon yapan Drogba'yı gönderdin. Anlarım yaşı ilerlemiş bir oyuncu. Ancak yerine bir adam almamak da neyin nesi? Üstelik bir de Sturridge'in Liverpool'a kiralanması gündemde. Hücum hattında Torres'ten başka alternatif yok. Alternatifi olmayan oyuncu da Chelsea'nın Guizası denilen oyuncu.(Bu sezon eski haline dönmüş bir görüntü verse de.)

Kısacası ben Di Matteo'nun ne yapmak istediğini anlamadım. 4-1-5-0 mı oynatmak istiyor acaba diye düşünüyorum bazen. Bir bildiği vardır diyip sezonun ilerlemesini beklemekten başka şansımız yok.

İstemek Ve Makinalaşmak

Gol dakika 7 geldi sanki skor 5-0 olmuş gibi  o andan itibaren Chelsea'de kupayı onlara verinde gidelim havası vardı.Maça sıfır istekle başladılar.Bu maç onlara anlaşılan bir angarya gibi gözüktü.Bazen Hazard top alıp çıkmaya çalıştı.Ama toplasan 5 dakika etmez herhalde.Bu takımın nasıl Şampiyonlar Ligi aldığı hala garip geliyor bana.

Asıl yazılması gereken tabi ki Atletico Madrid.Hızlı oyun nasıl oynanır,tempo nasıl yapılır başlıkları altında bildiğin ders verdiler.Takımda herkes top yapmaya elverişli adamlar.Kimse topla öylesine oynamıyor.Top ayağındaki kişi bu açıdan çok şanslı.Bir kere kimse durağan değil oradan oraya top almaya çalışıyorlar,çok koşuyorlar,oyunu çok iyi yayıyorlar.Sadece kanatlar top almıyor iki bekte çok hücuma çıkıyor.Geçen senede beri bu takım 12 Avrupa maçının kaybetmemesinin altında yatan önemli etmenlerden biride bence bu.Takım hücuma  nasıl birlikte çıkıp top alışverişini doğru yapıyorlarsa, savunma konusunu da aynı şekilde yapıyorlar.Hep birlikte iyi alan kapatarak  bazen rakibe bir anda 3 kişi ile prese kalkışıyorlar.Rakibi bir anda boğuyorlar.Topu kaybeden oyuncu bir bakmış ki top kendi kalesine gitmiş.

İyi bir sistem takımı Atletico.Sistemin üzerine kurulu olan adam tabi ki Falcao.Takım o kadar bağlı ki sisteme Arda'nın yaptığı asist buna en büyük örnek,Arda kendi vurmak yerine geriden onun geldiğini gördü ve onun önüne bıraktı.Falcao' a değinmişken şu istatistiği versek bence yeterli olcaktır.40 maç 37 gol.Sen insan mısın be kardeşim diye sorarlar adama.Falcao'ya bildiğin ceza sahası içinde topu verme, gol ihtimali %95 gibi bir şey.Hayır öyle bir şey ki 2.golü attığında istatistik çıktı.3 şuttan 2'si gol oldu diğeride direğe çarptı.Sistemi makinalaştıran adam Falcao.

Arda ve Emre'ye değinmemek olmaz tabi.Arda bu sistem içinde en az Falcao kadar önemi var.Bugün sağ kanatta oynadı ama sistemde serbestliği olduğu bir gerçek.Simone onun her yerde oynama kabiliyeti olduğuna inanmış durumda.Hem orta sahayla hem de iki bekle de gerçekten iyi anlaşıyor.Emre için daha zaman var diye düşünüyorum.Bu sistemin içine girmesi için çok çalışması lazım.Yaşça geç oyuncular olması onun için dezavantaj.Ama takıma ısındığında forma şansı bulacaktır.Simone'de öyle bir imaj var  formayı gerçekten hakkaniyetli biçimde dağıtıyor gibi duruyor.İnşallah Emre'de emeğinin karşılığını alır.