Öncelikle birkaç haftadır internet sorunlarım nedeniyle yazı yazamıyordum, bunun için özür dilerim.
Yazıma şu iki nefretimle başlamak istiyorum:
- Lig TV canlı(!) yayını. Ben anlayamıyorum, 400 milyon dolar verip sonra maçı göstermemenin mantığının ne olduğunu. Sıkıcı geçen bir maçta "Acaba ne oluyor şu an sahada?" şeklinde bir heyecan yaratma uğraşının göstergesi mi maç devam ederken Raul Meireles'in su içişini izlememiz.
-Hakemlerimizin düdük çalmayı çok matah bir şey sanmaları. Bir yorumcunun çok güzel bir lafı vardı: "Hakem yalnızca kuralları değil, futbolu da bilmeli." O kadar doğru bir laf ki. Bir maçı güzelleştiren, heyecanlı kılan bir diğer etmen de hakemdir. Hakemin pozitif futbolu sahaya yansıtması gerekir. Ofsayt pozisyonunda top zaten savunmada kalmışsa düdük çalıp topu biraz yana taşımanın, sonra tekrardan düdük çalıp topu 2 adım geriye aldırmanın, sonra tekrardan düdük çalıp oyunu devam ettirmenin futbola, maça katkısı nedir lütfen biri bana anlatsın. Sevgili İlker Meral, hapishanede görevli ol, bol bol düdük çalarsın orda.
Bu iki olayla ilgili içimi döktüğüme göre artık yazıma başlayabilirim. Fenerbahçe'nin sorunu teknik ya da taktik değil. Fizik ve mental. Bugün Sow,Meireles ve Mehmet Topuz dışında olumlu oynayan oyuncu yoktu. Egemen gibi hava toplarındaki hakimiyetiyle bir oyuncunun Adem Büyük gibi fizik gücü kendinden son derece düşük birine üst üste iki kez kafa topunu vermesinin ne Aykut Kocaman ile ne de taktik anlayıla ilgisi vardır.
Bu demek değildir ki Aykut Kocaman'ın hiç bir suçu yok. Aksine sorumluların başında geldiği görüşündeyim. Fizik gücü sağlamak, takımı dinç tutmak, mental açıdan hazırlamak teknik direktörün görevidir ve Aykut Kocaman müdahele etmediği takdirde Fenerbahçe de düşmeye devam edecektir.
Geçen sene takımı sırtlayan Stoch ve Alex'in takıma katkısı sıfırın altına düşmüş durumda. Alex pas tercihlerinde bile yanlış yaptı ki bunu yapacak bu ligde ki en son oyunculardan biridir. Mehmet Topuz kuvveti ve dinamizmi ile ön plana çıkan bir oyuncu, onları da kaybedince iyi orta yapan amatör futbolcu kıvamında kalıyor. Yobo-Egemen ikilisi bugüne kadar güven doluydu, bugün ise güvenilen dağlara kar yağdı. Gökhan Gönül'ü Türkiye'nin en iyi sağ beki yapan özellikleri arasında hızı, dinamizmi, çabukluğu, hücuma katkısı, savunma bilgisi, ters kademe, hırsı vardı, şu anda bir tek hızı kalmış. Hasan Ali gelişime açık sol bek görünümünde hala, takım iyi olsa onun da ne kadar iyi olacağını göreceğiz ama etrafındakiler varlık gösteremeyince o da parlayamıyor. Meireles-Topal ikilisi şu anda ligin en iyi orta sahası belki de, Sow ile birlikte takımda mücadelen eden tek oyuncular.
Kasımpaşaspor'a geçecek olursak, Metin Diyadin sonrası nasıl bir performans sergileyecekleri merak konusuydu. Tüm görüşlerin aksine bana kalırsa karşılarında iyi bir takım olsa dağılırlardı. Ancak yine de sahaya yayılış açısından iyi bir performans sergilediler. Biraz daha yeni hocaya alışma sürecini geçirmeleri lazım, çok iyi bir kadroları var ilk 8de yer almaları muhtemel.
Her takımın kötü gittiği zamanlar olmuştur. Böyle bir dönemde gerçekten de altın tepside sunulmuş bir fırsat var önlerinde. Bir Avrupa maçı, ve rakip kendisinden bile kötü durumdaki, Mönchengladbach. Deplasmanda alınacak bir galibiyet ve iyi bir oyun, takımın moralini, güvenini yerine getirecek, taraftarın desteğini biraz olsun hissettirecek ve Beşiktaş maçına takımın daha iyi çıkmasını sağlayacaktır. Milli arada da gereken değişimler gelir umarım.
kasımpaşa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kasımpaşa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
29 Eylül 2012 Cumartesi
27 Ağustos 2012 Pazartesi
Son Alex: Özer Hurmacı
Özer Hurmacı bu takıma geldiğinde yıldız oyuncu olmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Hırslı ve dayanıklı yapısı, korkak olmayan futbolu, pas yeteneği ve futbol zekasıyla dikkat çekiyordu. "Alex giderse görevini devralacak kişi belli, hem de Türk" deniyordu.
Ancak öyle olmadı, geldiği gibi sakatlandı ve ayağında bir platin parçasıyla oynamak zorunda kaldı. Büyük takımda oynayabilecek karakteri yakalayamadan yaşadığı sakatlığın üstüne bir de hiç deneyimli olmadığı bir mevkide, 4-4-1-1'in sağında hatta ve hatta zaman zaman solunda oynadı.
Dinamik ve sık pas yapma felsefesine sahip bir oyuncuyu çizgiye sıkıştırırsanız ondan yararlanamazsınız. Oynadığı maçlarda devre arası ve maç sonrası istatistiklerine baktığınız zaman takımda hatta maçta en çok koşan ismin Özer olduğunu görürsünüz. Ancak winger koşusunu yapmasını bilmediği için genelde bu koşu miktarı "boş koşu" olarak sağ çizgiye sıkıştı. Kanattaki bir oyuncunun orta alandaki bir oyuncuya göre görüş alanı, pas yapısı ve hareket alanı da daha dar olduğu için Ankaraspor'da gördüğümüz üstün vizyonu ve pas yeteneğini de sergileyemedi.
Hal böyle olunca çokça eleştirildi, tepki aldı, zaman zaman yuhalandı. Bir düşünsenize, sakatsınız, ayağınızda bir demir parçası var, istemediğiniz ve kendinizi gösteremediğiniz bir mevkide oynatılıyorsunuz, taraftar destek olmuyor, medya üstünüze geliyor. Bu psikolojiye sahip bir oyuncunun oynadığı her maçta hala iyi de oynasa kötü de oynasa terinin son damlasına kadar koşup mücadele etmesi bana kalırsa takdire şayan bir durum.
Yeni oluşan 4-3-3'lü sistemde ise Mehmet Topal - Selçuk Şahin ikilisinin önünde (ya da Topal, Topuz, Selçuk, Baroni dörtlüsünden oluşacak biri ikilinin önünde) denenmeliydi. O bölgedeki dinamik ve yaratıcı oyuncu boşluğunu doldurabilirdi belki de. Yaratıcılığını tartışabilirsiniz Özer'in ancak yaratıcılık etrafında oynayan oyuncularla da ilgilidir.
Sözleşmesi feshedileceğine yaşı da henüz 25 olan Özer'in hiç olmazsa yarım sezon daha bu yeni oluşan dinamik sistemde denenmesi görüşündeydim. Bana kalırsa bu olay Fenerbahçe için bir kayıptır.
Kasımpaşa ile transferi gündemde, muhtemelen gerçekleşecektir. Kendisine Kasımpaşaspor'da başarılar diliyorum.
21 Ağustos 2012 Salı
Oturmuş takım
Maç yazısına girmeden önce dün Gaziantep'te gerçekleşen patlamada duyduğumuz üzüntüyü belirterek başlamak istiyorum.Terörü onlarca,yüzlerce,binlerce,milyonlarca kere lanetliyoruz.Ama biz lanetledikçe bu terör olayları bitmiyor,eğer öyle olsaydı ülkede hain kalmazdı.İnşallah başımızdakiler de durumun farkındadır ve bir an önce şu kanı durdururlar,insanların yüreklerinin sızılarına bir son verirler.
Maça gelirsek,Galatasaray şu an ligin en diri takımı.Maçın başı,sonu,ortası her daim aynı güce sahip.Sistemi gereği zaten böyle bir fiziki kaliteye sahip olmalı.Önce fiziki kaliteden bahsetmek istedim çünkü;tüm Galatasaray taraftarının şükranlarını sunması gereken bir isim var Scott Piri.Kewell takımdayken bir haber yansımıştı basına.Antreman sırasında Aydın'ın doğru düzgün çalışmadığını görünce onu uyarmış ancak o uyarıya rağmen gene arkasını döndüğü zaman gene işi savsakladığını gördüğünü söylemişti.O Aydın bu teknik ekip sayesinde(Scott Piri'nin burada ki payı en az Fatih Terim kadardır) dün maça ilk 11 başladı.Eskiden olsa Aydın'ı sahada gören insanda ister istemez bir soğuma olurdu maç adına.He buradan dün iyi oynadı anlamı çıkmasın.Ama en azından kendini ne kadar geliştirdiğini bir göstergesi.Aynı şekilde Emre Çolak.Ona da fiziki açıdan özel bir program uygulandığı kesin.Güçlü duruyor,bu güçlü duruş(eskiye göre tabi bu güçlü oluş) ona daha da özgüven katıyor,bize dün olduğu gibi resital izletiyor.Dün Güntekin Onay'ın bir tespiti vardı:'' Emre Çolak'ın dün oynadığı oyun Emre Belözoğlu'nun Galatasaray'da oynadığı o ilk yılları andırıyordu'' diye gerçekten öyle.Dün Selçuk İnan'ın önüne çıktı oyun olarak.Orta sahada attığı paslar, topun onda durup takımın sakinleşmesi,yaptığı iki asist Selçuk'un omuzunda ki yükü de bazen alacağının göstergesi.Çünkü ona güveniliyor ve o bu güveni de hakediyor.
Dany'e değinmek istiyorum birazda.Top kabiliyet çok yüksek bir defans ligdeki en iyilerden biri rahatlıkla denilebilir bu konuda.Ama şu an büyük takıma alışmanın sıkıntısını çekiyor gibi.Pozisyonlarda karar vermede sıkıntı yaşıyor.Bunu bu durumlarda çabukluğu ile önlemeye çıkıyor.Ama bu karar yetisini takımdakileri tanımaya başlayınca yavaş yavaş atlatacaktır.Hamit konusuna da değinecek olursak o da daha yeni alışıyor.Neredeyse maç yapmadan bir sezon geçirdikten sonra öyle bir anda eski Hamit'i beklemek kolay olmaz.Yani sonuç şu ki geçen sene oturmuş bir takım var ve bu takım dün o oturmuşluğu ile 3 puanı aldı.Takımda yeni olarak hazır tek isim Umut.Bu durumda normal Allah nazardan saklasın Umut kime gitse hemen uyum gösteriyor,çok iyi bir profesyonel.Umut'a profesyonellik için bir şey söylemişken Hakan Balta'ya bir şey söylememek olmaz.Türkiye'de mevkisinin en iyisi olduğunu bence her maç bir kere daha kanıtlıyor.Çünkü her daim ortalamasını koruyor evet yavaş olabilir biraz ama atağa çıkıyor,savunmada gerekeni yapıyor,sakin,rahat ve karakter sahibi bir adam.
Bu sene süper lige yeni katılan ekipler gerçekten iyi takımlar.Bu bence ligin kalitesini daha da arttıracak.Kasımpaşa bu ekipler arasında herkesin olduğu gibi benimde favorim.Top oynamaya çalışıyorlar.Oyunu kanatlara yaymaya çalışıyorlar,pas yapıp kontrol altında tutmak istiyorlar oyunu.Dün bunu zaman zaman yaptılar.Ama bunu ilk haftadan yapmaları zor ve rakip sahanın her alanına baskı yapan bir takım olunca bunu çok uygulayamadılar.Ama ileride bunu başarabildiklerini iyi yerlere gelecekler.
Etiketler:
emre çolak,
futbol,
galatasaray,
hakan balta,
kasımpaşa
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)